“Filos” belgeselinin ilk gösterimi Altın Portakal’da: Cevat Şakir’in hikâyesine yolculuk

Orhan Tekeoğlu’nun yönettiği, Selahattin Paşalı’nın canlandırdığı belgesel, 62. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde ilk kez seyirciyle buluşacak.

Bodrum’u yeşillendirme misyonuyla ağaçlar dikmiş (bellasombra, okaliptüs, palmiye), Türkiye’ye ilk greyfurtu getirmiş ve Yunanistan’dan portakal/mandalina fidanları getirtip halka dağıtmış. Bu yönüyle bir görevli ve çağının ötesinde bir kişi olarak tanımlanmış birinden, namı diğer Halikarnas Balıkçısı, gerçek adıyla Cevat Şakir Kabaağaçlı’dan bahsediyorum.

Bodrum’daki doğal ve tarihi güzellikleri fark ederek bunları tanıtma ihtiyacı hissetmiş ve Türkiye’nin ilk belgeli rehberlerinden biri olmuş. Cevat Şakir’in yolculuğu yalnızca doğayla sınırlı kalmamış. Antik uygarlıkların izlerini takip etmiş, tarih ile dostluk kurmuş. Sabahattin Eyüboğlu, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Sabahattin Ali ve Necati Cumalı gibi dönemin edebiyatçılarıyla birlikte başlattığı geziler zamanla “Mavi Yolculuk” geleneğine dönüşmüş.

Sonuç: Sessiz bir balıkçı limanı olan Bodrum, onun katkılarıyla dünya çapında bir kültür limanı haline geldi.

‘FİLOS’

Yakın zamanda yeni bir belgesel ile Cevat Şakir’in yaşamına tanık olacağız. Bu belgesel, bir şairin kendini, doğayı ve yaşadığı kasabayı nasıl dönüştürdüğünün hikâyesini anlatıyor. 1920’lerin ortasında bir yazısı yüzünden Bodrum’a sürgün edilen Cevat Şakir, burada adeta yeniden doğar. Oxford Üniversitesi’nde eğitim görmüş, yedi dil bilen bir aydın olarak Bodrum Belediyesi’nde bahçıvanlığa başlar; dünyanın dört bir yanından tohumlar getirterek kurak toprakları ağaçlarla buluşturur. Başlangıçta önyargıyla yaklaşan Bodrum halkının kalbini kazanır, onların hayatına dokunur, balıkçıların ve sünger avcılarının en yakın dostu olur.

Meltem Ulu’nun yazdığı “Halikarnas Balıkçısı’nın Yolculuğu” adlı kitabından senaryoya çevrilen Orhan Tekeoğlu’nun yönettiği, Nurdan Tümbek Tekeoğlu’nun yapımcılığını üstlendiği “Filos” adlı belgeselin ilk gösterimi 62. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde gösterilecek. Bu yıl 62. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde başarı ödülüne değer görülen Selahattin Paşalı, “Filos” belgeselinde Cevat Şakir’e hayat veriyor. Paşalı, ve tüm ekiple belgeselin sürecini konuştuk.

– “Halikarnas Balıkçısı: Mavi Sürgün” belgeselinin yapım hikâyesini sizden dinleyebilir miyiz?

Orhan Tekeoğlu: Belgeselin çekimleri 2023 yazında başladı. Selahattin’in babasının Bodrum’da çalışan ortağı ve aynı zamanda Bodrum’un en büyük fotoğraf arşivine sahip olan Ali Şengün, belgesel ekibiyle Selahattin arasında köprü görevi gördü. Ekip, Cevat Şakir’i canlandıracak bir oyuncu arayışındaydı ve Selahattin’in hem fiziki özellikleri hem de Bodrumlu olması nedeniyle uygun görüldü. Selahattin, Cevat Şakir’in Bodrum’a gelişiyle yaşadığı ruhsal değişimi ve dönüşüme hayat verdi.

– Belgeselde yer alma sürecinizden bahseder misiniz?

Selahattin Paşalı: Orhan ve Nurdan çok entelektüel, onları gördüğün zaman bu işi ne kadar gönülden yaptıklarını fark ettim. Ben de hem bir Bodrumlu olarak hem de biraz onların hayaline, elimden gelen katkıyı sağlamak istedim.

Biraz da benim böyle kendimle ilgili aidiyet konularım var. Kendimle baş başa kaldığım zaman çok Bodrum’a ait hissetmiyorum. Ama benim babam çok Bodrum sevdalısı. Dolayısıyla ona da böyle bir hatıra bırakmak istedim ve onu da mutlu etmek için buluştuk. İyi ki de buluştuk. Çok mutluyum böyle güzel iki insan tanıdığım için.

BODRUM’A GİDİŞ

– Biz belgeseli izlemeye Cevat Şakir’in hayatının neresinden başlıyoruz?

Tekeoğlu: Belgesel, Cevat Şakir’in Milas’tan Bodrum’a gelişiyle başlayan hayatını, deniz ve ağaç sevgisini, Bodrum insanıyla kurduğu bağları işledi. Cevat Şakir’in Bodrum’da kalebent olarak sürgüne geldiği algısı, denize yakın bir evle değişmiş ve sürgün onun için ruhsal bir arınma ve özgürleşme sürecine dönüşmüş. Özellikle denizle buluşması Bodrum’da, Cevat Şakir’in Bodrum’da denizle ilk buluşması ve oradaki deniz sularıyla bir arınması gerekiyordu. O “Mavi Sürgün” kitabında çok güzel anlatıyordu. Dolayısıyla biz de onu canlandırmak istedik. Selahattin Bey’e de bunu aktardık. Çok da güzel canlandırdı. Belki de belgeselin en güzel planlarından biri buydu.

Dolayısıyla biz Cevat Şakir’in Milas’tan Bodrum’a gelişiyle başlayan hayatını belgesele aktardık. Cevat Şakir’in Bodrum’daki deniz sevdasını, ağaç sevdasını dile getirmeye çalıştık.

Nurdan Tümbek: Finansman, Meltem Ulu’nun kişisel çabaları, yayınevi katkıları ve Bodrum Deniz Müzesi desteğiyle sağlandı. Selahattin projeye tamamen sosyal sorumluluk çerçevesinde katkı sağladı. Bodrum insanıyla tanışmasını, Bodrum insanına merhaba deyip onların gönüllerini fethetmesini, bunları işledik. Onu tanıyan, onun kitabını yazan, onu tanıyan insanlarla gittik konuştuk. Onlar anlattılar bize aslında. Dolayısıyla böyle yaklaşık 22 röportaj yaptık. Bu 22 kişi de hepsi gerçekten Türkiye çapında tanınan insanlar.

‘GURURLU VE MUTLUYUM’

– Altın Portakal’da başarı ödülüne değer görüldünüz, sizin için bu festivallerin ve ödüllerin önemi nedir?

Paşalı: Festivalleri tabii ki çok önemsiyorum. İyi ki varlar sinemamızın gelişimi için. Yani çok mutlu ve gururluyum. Ustaların yanında bir de gençleri de takdir ediyorlar. Geçmişten günümüze emeği olan insanlarla beraber paylaşacağım bir ödül. Hem de geleceğe karşı da Türk sinemasına hizmet anlamında bir sorumluluk ve görev de veriyor. Bunu iki taraflı olarak görüyorum. Çok mutluyum.

Benim için aileme, kızıma bırakabileceğim en büyük miras festivallerden kazandığım ödüller. Yani çok da boğulmamak ya da büyülenmemek de lazım. Çizginiz aynı şekilde devam etmeli. Bazen hayat böyle ödüllendiriyor. Kızıma iki tane Altın Portakal Ödülü bırakabileceğim için çok gururlu ve mutluyum. Umarım ileride o da benimle gurur duyar.

– Dijital platform için çektiğiniz yeni bir dizi de geliyor. Bahseder misiniz?

Paşalı: Orhan Pamuk’un “Masumiyet Müzesi” kitabının Netflix için 9 bölümlük bir dizi uyarlamasında rol aldım. Dizi 2026 başlarında yayımlanacak. Benim Netflix’teki hikayelerim hep dönem işleri oldu. Ve öğreniyorum yani bu yüzden de seviyorum. Şimdi piyano çalmayı öğrenmeye başladım. Aşırı keyif aldım. Masumiyet Müzesi’ ile 70’lerdeki İstanbul’u öğreniyorsun.

– Dijital platformlar siz oyuncular için çok iyi oldu diyebilir miyiz?

Paşalı: Dijital platformların, oyuncular için daha fazla iş alanı yaratması, başı sonu belli senaryolarla çalışma imkânı sunması gibi nedenlerle evet olumlu buluyorum.

– Sizi bu hikâyede en çok etkileyen ne oldu?

– Paşalı: Bu belgeselde asıl yapmak istedikleri şeyin Cevat Şakir’in Bodrum ekolojik sistemine katkılarıydı. Ben mesela bir Bodrumlu olarak bunu çok iyi bilmiyordum. Tabii ki yazar, şair kimini biliyoruz, denizci hikâyelerini biliyoruz ama belediyede bahçıvan olarak çalışması, İngilizlerin geldiği zaman yabancı dilinin olması, yani çağın çok önünde bir görevli gibi biriymiş. O beni çok etkiledi. Hatta o dönem sürgün edilen iki kişi vardı. Biri Sinop’a biri Bodrum’a. Yani eğer Cevat Şakir Bodrum’a değil de Sinop’a gitseydi ne olacaktı acaba?

Meltem Ulu: Beni ise şu çok etkiliyor. Bütün bunları internet çağında yapmak çok kolay ki hâlâ hepimiz zorlanabiliriz. İşte Avustralya’dan, Brezilya’dan Bella Sombra getirtmek için. Yani bunu yaptığı dönem, yani orada onu buluyor, tohumları getirtiyor. Müthiş bir şey. Ve o kadar kendini adamış ki Bodrum’a. Çünkü bir yandan da geçim derdi var hayatında hiç bitmeyen. Çocukları var, özel hayatı var. Zihni hep meşgul bir insan aslında üretiyor sürekli. Bu bir çeşit adanmışlık gibi, yani doğaya adanmışlık.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir